KARANLIK YERLER
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Karanlık Yerler Vadisine HOŞGELDİNİZ
 
AnasayfaserhatLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
En son konular
» Şampiyonlar Ligi
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimeSalı Ekim 01, 2013 10:45 pm tarafından trk

» Michael Jakcson - Dangerous Albümü
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimeSalı Mart 02, 2010 4:23 pm tarafından furkanjackson

» Gta Sanandreas Full RIP ( 490 mb ) + caps + Full Hız + Bitirilmiş yama |
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 5:29 pm tarafından gezegenforum

» WWE Raw Ultimate Impact 2009 | Kendi Uploadım | Full | 336.73 MB
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 5:27 pm tarafından Admin

» TransFormers The Game Full Rip 206 mb Süper Hız teklink |
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 5:26 pm tarafından Admin

» Prince Of Persia 3 279 mb Kendi Uploadım |
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 5:26 pm tarafından Admin

» Iron-Man Full Rip 206 Mb |
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 5:26 pm tarafından Admin

» PES 2010 Full + %100 Sorunsuz-Eksiksiz 11 Part [NO RAPİD]
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 5:25 pm tarafından Admin

» Avatar Oyunu Full indir (3 alternatif)
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 5:25 pm tarafından Admin

» Pes 2010 İndir
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 5:25 pm tarafından Admin

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Istatistikler
Toplam 5 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: trk

Kullanıcılarımız toplam 134 mesaj attılar bunda 102 konu
En iyi yollayıcılar
Admin
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Vote_lcapKurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Voting_barKurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Vote_rcap 
gezegenforum
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Vote_lcapKurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Voting_barKurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Vote_rcap 
furkanjackson
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Vote_lcapKurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Voting_barKurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Vote_rcap 
trk
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Vote_lcapKurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Voting_barKurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Vote_rcap 
Mayıs 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
TakvimTakvim

 

 Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde ****** ve Kürtler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
gezegenforum




Mesaj Sayısı : 8
Puan : 1040416
Rep : 0
Kayıt tarihi : 16/02/10

Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Empty
MesajKonu: Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde ****** ve Kürtler   Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Icon_minitimePaz Şub. 21, 2010 3:31 pm

Forumda Tarih Bölümü Açıp İçine Koyarsan Daha uygun olur.İyiForumlar

Kurtuluş
Savaşı ve
Cumhuriyet döneminde
****** ve Kürtler (I)

Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde Atatürk ve Kürtler Seyh_saitHeyet-i Temsiliye’deki o Kürt!

Yıllardır ******’ü Batıcı bir devlet adamı gibi
gösteren sağcı güçlerin yarattığı tahrifat, tam tersi kutupta başka
bir tahrifata daha yol açtı. Sağcıların ******’ü Batıcı gibi göstermesi
gibi kimi sözde solcu ve Kürtçü akımlar da ******’ü “Kürtçü” göstermeye
başladılar.

Bu zevata bakılırsa ******, aslında Kürtlere özerklik
verecekti. Perinçek’ten Apo’ya kadar Kürtçü akım bu tez üzerinde durarak,
******çülere ve milliyetçilere, Kürtçülük aşılamaktadır. İşin garibi
bu tezlerin hiçbir gerçek yanı yoktur ama tarih bilgisinden yoksun
“şu cahil Türklerimiz” Kürtçülerin bu oyununa gelmektedir. Bu yazımızda
Kürtçülerin Kurtuluş Savaşımız, Cumhuruyetimiz ve ****** üzerinde
yarattığı tahrifata karşı gerçekleri ortaya koymaya çalışacağız.

Kürtçülerin en önemli tezi Kurtuluş Savaşı’nı Türklerle
Kürtlerin birlikte verdikleridir. Öyle bir tarih uydurulmuştur ki,
Kurtuluş Savaşı’nı ****** Kürt ağalarla birlikte vermiştir. Kürtlerin
Kurtuluş Savaşımıza katıldıkları ise en büyük uydurmaların başında
gelir.

O halde Kurtuluş Savaşımız boyunca Kürtlerin gerçekte
ne yaptığını ortaya koyalım.

Kurtuluş Savaşımızın başlangıcında, Milli Güçleri
idare etmek üzere Erzurum’da bir Heyet-i Temsiliye oluşturulur. 24
Ağustos 1919’da oluşturulan Heyet-i Temsiliye Mustafa Kemal Paşa başkanlığında
9 kişiden oluşur. Diğer temsilciler, eski Bahriye Nazırı Rauf Bey,
eski Trabzon milletvekili İzzet Bey, eski Erzurum milletvekili Raif
Efendi, eski Trabzon milletvekili Servet Bey, Erzincan’da Nakşi Şeyhi
Fevzi Efendi, eski Beyrut valisi Bekir Sami Bey, eski Bitlis milletvekili
Sadullah Efendi ve Mutki aşireti lideri Hacı Musa Beydir.

Kurtuluş Savaşımızın bu ilk önder kadrosundan sadece
Rauf ve Bekir Sami Beyler Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar yola devam
etmişlerdir. Yani denildiği gibi Kurtuluş Savaşımız ağaların ve şeyhlerin
desteğiyle verilmemiştir.

Ama burada çok daha önemli bir gerçeği de ortaya
koymamız gerekmektedir. Mutki Aşireti reisi Hacı Musa Bey sözde Kurtuluş
Savaşımızın ilk önderlerindendir. Belgeleri inceleyenler bunun böyle
olduğunu kabul etmek zorunda kalırlar. Ancak gerçek bambaşkadır.

Hacı Musa Bey, 1923 yılı Mayıs ayında Erzurum’da
kurulan Kürt Azadi Cemiyeti’nin de lideridir. Azadi Cemiyeti’nin üyelerinden
biri de Şeyh Sait’tir. Azadi Cemiyeti İngilizlerle, Fransızlarla ve
Sovyetler Birliği ile temas kurarak Bağımsız Kürdistan için destek
aramıştır. Daha sonra bu örgüt İngiliz desteği ile başlayan Nasturi
Ayaklanması’na katılır. Nasturi Ayaklanması’nın bastırılmasından sonra
ise İran’a kaçarlar.

Mustafa Kemal de Nutuk’ta bu konuya şöyle değinir:

“Baylar, tarih, söz götürmez bir biçimde ortaya koymuştur
ki, büyük işlerde başarı için yeteneği ve gücü sarsılmaz bir başkanın
varlığı çok gereklidir. Bütün devlet büyüklerinin umutsuzluk ve güçsüzlük
içinde, bütün ulusun başsız olarak karanlıklar içinde kaldığı bir
sırada ‘yurtseverim’ diyen bin bir çeşit kişinin, binbir türlü davranış
ve inanç gösterdiği kargaşalı bir zamanda danışmalarla, birçok saygın
ve erkli kişilerin sözlerine uyma zorunluluğuna inanmakla; sağlam,
esaslı ve özellikle sert yürünebilir mi? Tarihte buna ulaşmış bir
topluluk gösterilebilir mi? İkincisi baylar, ulus, ülke, siyasa ve
ordu yöneticiliğinde hiç bulunmamış ve bu alanda değeri belirmemiş
ve denenmemiş gelişigüzel kişilerden, örneğin Erzincanlıbir Nakşi
Şeyhi ve Mutki’li gibi zavallılardan da kurulabilecek herhangi bir
temsilciler kuruluna, söz konusu durum ve görev bırakılabilir miydi?”

Mustafa Kemal’e idam kararı veren de Kürttü!

Kürtlerin ağaları bunu yaparken milletvekilleri de
boş durmaz. Bitlisli Kürt milletvekili Yusuf Ziya Bey de Azadi örgütünün
içindedir. Yusuf Ziya Bey aynı zamanda İngiliz ajanıdır. Mustafa Kemal
Paşa, Yusuf Ziya Bey’den kuşkulanmakta ve onu takip ettirmektedir.
Gerçekten de Mustafa Kemal’in kuşkuları gerçek olur ve Yusuf Ziya
Bey Nasturi İsyanı’na katılır.

İşin daha da vahimi Yusuf Ziya Bey’in askeriye içinde
de adamları vardır. Nasturi İsyanı’nı bastırmakla görevli birlikten,
Fırka komutanı İhsan Nuri, Vanlı Rasim, Tevfik Cemal ve Teğmen Ali
Rıza da Kürt örgütünün üyesidir ve isyan sırasında 270 askerle birlikte
karşı tarafa geçerler!

Görüldügü gibi Kurtuluş Savaşımıza katılan ve Türklerle
savaşan Kürtlerle değil, Kurtuluş Savaşı’nın içine sızan, ancak kendi
Kürt örgütlenmesini devam ettiren, İngiliz, Fransız işgalcilerle işbirliği
yapan ve en sonunda da Türk askerine karşı cephe açan Kürtleri görüyoruz.
Bu örgütün İngiliz desteğini sağlamak için Nasturi isyanından üç yıl
önce 1920 yılında yine Hakkari’de başka bir isyan çıkarttığını da
kaydedelim.

Peki Kürtlerin Kurtuluş Savaşımız sırasındaki tek
ihanetleri bu mudur?

Aslında Kurtuluş Savaşı’nın başından itibaren Mustafa
Kemal’in karşısındadır Kürtler. Mustafa Kemal’in idam emrini veren
Kürt Mustafa Paşa’dır!.

Aynı Kürt Mustafa Paşa’nın eniştesi ise Kürt İzzet
Bay’dir ve İstanbul Hükümeti’nin İçişleri Bakanıdır. Kürt İzzet Bey
de İngiliz ajanıdır. Kürt İzet Bey’in bir de yeğeni vardır Şerif Paşa,
o da Kürdistan Teali Cemiyeti’nin Paris temsilcisidir.

İstanbul Hükümeti’nin ve İngilizler’in Mustafa Kemal
hareketini engellemek için kullanmayı düşündükleri kütle ise Kürtlerdir.
Damat Ferit, Kürdistan Teali Cemiyeti ile görüşerek onlara özerklik
karşılığında Mustafa Kemal’e karşı savaşmayı teklif eder. Damat Ferit
Yüksek Komiser De Robeck ile görüşerek Sevr koşulları gereğince 15
bin kişilik bir Kürt ordusu kurulmasını ve Kürtleri Mustafa Kemal’e
saldırtmayı teklif eder.

Bu yönde en önemli girişim Ali Galip olayıdır. İngiliz
ajanı Binbaşı Noel, Ali Galip ve Kürdistan Teali Cemiyeti liderleri
Malatya’ya geçerler. Burada bir Kürt birliği kurarak Sivas yolunda
Mustafa Kemal’i öldürecekler ve Kongre’nin toplanmasına engel olacaklardır.

Ancak Mustafa Kemal girişimi haber alır ve tedbir
alır. Malatya’da Türk birlikler İngiliz ajanı, Ali Galip ve Kürdistan
Teali Cemiyeti liderlerini kıstırırlar. Tutuklama emri vardır. Noel,
İngilizlerden yardım ister. Saraya baskı yapılır fakat sonuç varmez.
En sonunda kaçmak zorunda kalırlar.

Görüldüğü üzere daha Sivas Kongresi öncesinde bile
Kürtler İngilizlerle, İstanbul Hükümeti ile birlikte Mustafa Kemal’e
kaşıdır.

İngiliz gizli belgeleri de bunu doğrulamaktadır.

28 Kasım 1919’da Mr. Kindson’un Londra’ya gönderdiği
raporda şöyle yazılıdır:

“Kürtlere her ne kadar inanmasak da onları kullanmamız
çıkarlarımız gereğidir.

9 Aralık 1919 tarihli Yüksek Komiser Robeck’in Lord
Curson’a raporunda ise şunlar yazılıdır:

“Kürtler bütün ümitlerini İngiliz hükümetine bağlamış
durumdalar. Bu ara Mustafa Kemal gittikçe tehlikeli olmaya başlıyor.
Kuvvetler, Kürtleri Mustafa Kemal Paşa’ya karşı kullanmak için para
ödemeye hazırdırlar”

Yunan ordusundaki Kürtler

Ama Kürtler bununla da yetinmemektedir. İngiliz Gizli
Belgeleri’nin verdiği bilgiye göre Kürtler aynı zamanda Yunanlılarla
da temas halindedir. Amasya’da Yunan temsilcisi ile görüşün Kürtler,
Yunanlılara Türk ordusunda ele geçcirilen Kürt esirlere iyi davranılmasını
ve bu esirlerin Türk ordusuna karşı kullanılmasını önerir. Teklif
kabul edilir ve esir Kürtler Yunan ordusunun hizmetine girerler.

Kürt-Yunan işbirliğinin en büyük sonucu ise Koçgiri
İsyanı’dır. Yunan ordusu büyük ilerleyişe geçmeden hemen önce Kürtler
isyan eder. Yunan ordusu Bursa’ya doğru ilerlerken Kürtler Sivas’a
doğru yürümeye başlar.

Amerikan Askeri Ateşesi durumu şöyle rapor eder:

“... Yunanlılar önemli bir zafer kazanırlarsa Kürt
isyanı Türkiye’nin arkasını ciddi bir şekilde tehdit edebilir. Ancak
Batıdaki savaş Türklerin lehine gelişirse, Türkler, ellerindeki yarım
düzine yetenekli liderden biriyle Kürt sorununa son verebilir. İngilizler
kuşkusuz bu durumu bilmektedirler. Gene de Kürt sorunu ile meşgul
olduğu sürece Mustafa Kemal’in Musul’a el koyamayacağını düşünmektedirler.
Dolayısıyla Kürt akımına yardımcı olmaktadırlar.”

Koçgiri İsyanı’nın başlangıç tarihi sadece Yunan
ilerleyişine değil aynı zamanda Londra ve San Remo Konferansları’na
da denk gelir. Ankara Hükümeti böylece sıkıştırılmaktadır.

Koçgiri İsyanı’nın liderlerinden Baytar Nuri isyan
programını şu şekilde açıklar:

“İlk önce Dersim’de Kürt istiklali ilan edilecek,
Hozat’a Kürdistan bayrağı çekilecek, Kürt milli kuvveti Erzincan,
Elazığ ve Malatya istikametlerinden Sivas’a doğru hareket ederek Ankara
Hükümeti’nden Kürdistan istiklalinin tanınmasını isteyecekti. Türkler
bu isteği kabul edeceklerdi. Çünkü isteğimiz silah kuvvetiyle desteklenmiş
olacaktı.”

Ayaklanma büyür ve isyancılar Ankara Hükümeti’ne
bir muhtıra yollarlar. Telgraf yoluyla iletilen muhtıra şu maddelerden
oluşmaktadır:

1-İstanbul Hükümeti’nce kabul edilen Kürdistan özerkliğinin
Ankara Hükümeti’nce de tanınıp tanınmayacağının açıklanması

2-Kürdistan özerk yönetimi konusunda Mustafa Kemal
hükümetinin ivedi yanıt vermesi

3-Elazığ, Malatya, Sivas ve Erzincan cezaevlerindeki
Kürtlerin hemen salıverilmesi

4-Kürt çoğunluğu bulunan illerden Türk memurlarının
çekilmesi

5-Koçgiri yöresine gönderilen birliklerin geri alınması.”

Kürtler bununla da kalmaz, 25 Kasım 1920 tarihinde
Batı Dersim Aşiretleri reisleri adına TBMM’ye şu şekilde başvurur:

“Sevr Antlaşması gereğince Diyarbakır, Elazığ, Van
ve Bitlis illerinde bağımsız bir Kürdistan kurulması gerekiyor. Bu
nedenle bu oluşturulmalıdır. Yoksa, bu hakkı silah zoruyla almaya
mecbur kalacağımızı beyan ederiz.”

Yunanlar Bursa’ya Kürtler Sivas’a saldırıyor

Ankara Hükümeti, Batıda Yunanların Bursa’yı ele geçirmesine
rağmen Kürtlere karşı geri adım atmaz. Merkez Ordusu Komutanı Nurettin
Paşa isyanı bastırmak için bir plan hazırlar. Topal Osman komutasındaki
Giresun alayı da Nurettin Paşa’nın emrine verilir.

Türk Ordusu 11 Nisan 1921 günü Kürtlerin üzerine
yürüyüş başlatır. 45 bin kişilik Kürt milisleri ile çapışmalar 3 ay
sürer. 17 Haziran 1921 günü isyancılar teslim alınır.

Koçgiri isyanının bastırılmasından sonra BMM’deki
Kürt milletvekilleri Ordu Komutanı Nurettin Paşa’nın halka zulmettiği,
gereksiz yere kan döktüğü gerekçesiyle olağanüstü ve gizli bir oturum
talep ederler. Kürtler isyanı bastıran Nurettin Paşa’nın kellesini
istemektedir.

Mustafa Kemal daha sonra Nutuk’ta şu şekilde anlatır:

“Nurettin Paşa merkez bölgesinde bir yıla yakın bu
görevi yaptı ama yetkisi dışında kimi yurttaşların haklarına el uzatıyar
diye milletvetkillerinin yakınmaları ve İçişleri Bakanlığı’na soru
yöneltmeleri, Bakanlığın da yakınmaları yerinde görmesi üzerine Meclis’in
isteğiyle Kasım 1921 başlarında görevden çıkarıldı. Meclis Nuettin
Paşa’nın yargılanmasına da karar verdi. Bu iş, benimle Bakanlar Kurulu
arasında bir sorun çıkmasına da yol açtı. Ben, Nurettin Paşa’ya uygulanmak
istenen işlemi kabul etmedim. Fevzi Paşa Hazretleri de benim görüşüme
katıldı. İkimizle, Batkanlar Kurulu arasında çıkan anlaşmazlık Meclisçe
bir çözüme bağlandı. Meclis’te Nurettin Paşa’yı savundum, kendisini
ağır bir işleme uğramaktan kurtardım.”

Görüldüğü gibi Mustafa Kemal Paşa, sadece Kürt isyanını
bastırmakla kalmamış, isyanı bastıran komutanı da sonuna kadar savunmuştur.
Mustafa Kemal’in, Meclis’te tek kalması ise son derece öğreticidir.
Gerçekten de Birinci Meclis’te, Mustafa Kemal Paşa, Şeriatçılara ve
Kürtçülere karşı tek başına kalmaktadır. Ama tek kalmak pahasına kendi
komutanını savunmuştur!

Görüldüğü üzere, daha Sivas Kongresi’nin toplanma
hazırlıklarından başlanarak Kürtler, Kurtuluş Savaşı için çalışmamış,
tam tersine hep Kurtuluş Savaşı’na karşı savaşmışlardır. Koçgiri ayaklanması
bunun en büyük kanıtıdır.

Genel Kurmay Başkanlığı da bu isyanı şu şekilde değerlendirmektedir:

“Siyasi bakımdan büyük bir önem taşıyan bu harekat
dolayısıyla, Kürt bağımsızlık davasının ilk basamağının Koçgiri olayları
ile kurulmak istendiği, bu dış etkilerin en açık ve kesin delilidir.”

Bu değerlendirmeden de anlaşılacağı gibi, olay münferit
bir isyan değil, bir davanın ilk adımıdır! Ardından gelecek olan Kürt
isyanları da bunu kanıtlayacaktır. Nitekim isyanın liderleri de olayı
böyle değerlenodirmektedir:

“Koçgiri, Kürt İstiklal Savaşı’nın bir merhalesidir,
onunla bir meydan muharebesi kaybettik, fakat harp bitmedi. Biz son
zaferi kazanacağız.”

Kürtlere özerklik Mustafa Kemal’in değil Damat
Ferit’in programı

Kürtler’in Kurtuluş Savaşı’na ne şekilde katıldıkları
yalanını gördükten sonra şimdi de Mustafa Kemal’in Kürtlere özerklik
vereceği yalanının nasıl uydurulduğuna geçebiliriz.

12 Eylül 1919’da İstanbul Hükümeti ile İngiltere
arasında gizli bir antlaşma imzalanır. Sekiz maddelik anlaşma maddelerinden
üçüncüsü şöyledir:

-Türkiye bağımsız bir Kürdistan kurulmasına karşı
çıkmayacaktır.

Anlaşmanın altında Damat Ferit’in imzası vardır.

Anlaşma’nın esas önemi Damat Ferit’in Mustafa Kemal
hareketine, yani Türk milli hareketine karşı Kürt ayrılıkçılarıyla
uzlaşması ve Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı kullanmasını saptamasıdır.
Yukarıda bu kullanmanın ne şekilde hayata geçirildiğini görmüştük.

İstanbul Hükümeti’nin bu tür bir yola girmesi aslında
Damat Ferit Hükümeti’nin sonunu getirir. Kabine değişikliği olur ve
Ali Rıza Paşa Hükümeti kurulur. Bu değişiklik son derece önemlidir
çünkü Kürt milliyetçiliğinin ve ayrılıkçılığının önü kesilecektir.

Amasya Görüşmeleri bunun ilk safhasıdır. Kürtlere
özerkliğin ilk belgesi imiş gibi sunulan Amasya Görüşmelerinde şu
karar alınmıştır:

“Beyannamenin 1. maddesinde Osmanlı Devleti’nin düşünülen
ve kabul edilen sınırı Türk ve Kürtlerin oturduğu araziyi kapsadığı
ve Kürtlerin Osmanlı topluluğundan ayrılması imkansızlığı izah edildikten
sonra, bu sınırın asgari bir istek olmaz üzere elde edilmesinin temininin
lüzumumüştereken kabul edildi. Bununla beraber, yabancılar tarafından
görünüşte Kürtlerin bağımsızlığı maksadı altında yapılmakta olan tezvirlerinönüne
geçmek için de bu hususun şimdiden Kürtlerce bilinmesi uygun görüldü.”

Tutanaktan da anlaşılacağı üzere Ankara ile İstanbul’un
yeni hükümeti, Kürt ayrılıkçılığına karşı ortak bir karar almışlar
ve kurulacak ya da kurtarılacak devletin sınırlarının Kürtlerin oturduğu
arazıyi de kapsadığını belirtmişlerdir. Bu tutanaktan çıkacak biricik
sonuç, Kürtlerin oturduğu arazide ayrı bir devlet ve özerklik hakkının
bu tutanakla reddedildiğidir. Ama ne hikmetse gördüğü her Kürt kelimesini
özerkliğe yoran tarih heveslisi bir kısım hukuk asistanı bunu tam
tersine yormaktadır.

Amasya görüşmesinin teyidi ise Misak-ı Milli’dir.
Misak-ı Milli ise, özerklik değil ulusal bir devlet programıdır. Kuvayı
Milliye’nin bu ilk belgesi, aynı zamanda İstanbul Meclisi’nin son
kararında özerklik yoktur! Dahası Misak-ı Milli için çalışan bir harekete
katılan herkes de ulusal devleti kabul etmiş demektir.

Milli Mücadele’nin Kürtlere özerklik vereceğini söyleyenlerin
iddiası aynı zamanda son derece de komiktir. Kürtler bağımsızlık ve
özerkliği zaten Sevr ile kazanmışlardı. Sevr’e karşı çıkan bir hareketin
Sevr’de dayatılan bir maddeyi savunması olacak şey değildir!

Kaldı ki ne Erzurum, ne Sivas Kongrelerinde de bu
yönde alınmış bir karar yoktur. BMM’nin bu yönde aldığı bir karar
da yoktur. Özerkliği savunan bir hareketin bunu bir karar olarak duyurması
gerekmez miydi? Komik olmayı bırakın: Mustafa Kemal sizin gibi gizli
bir Kürtçü değildi! Sizin gibi hem tek bayrak, hem de Kürtler kendi
kendini yönetsin diyecek kadar hain değildi...

İngilizlerin Kürtlere özerklik uydurması

Mustafa Kemal’in Kürtlere özerklik vereceği uydurmasının
kaynağı ise doğrudan İngilizlerdir!

Yukarıda bahsettiğimiz gibi Koçgiri isyanının bastırılmasından
sonra Meclis’te Kürt milletvekilleri isyancılara destek çıkarlar.
Uzun süren tartışmalardan sonra Mustafa Kemal’in isyanın bastırılmasını
savunan konuşması üzerine tartışma kapanır.

Ancak İngiliz raporlarına göre bu görüşmeler sırasında
Kürtlere özerklik verilen bir karar alınır. Maddeler şunlardır:

1-Uygarlığın gereklerine uygun olarak Türk milletinin
ilerlemesini sağlamayı hedefleyen BMM, ulusal gelenekleriyle uyum
içinde, Kürt milletinin özerk yönetimini kurmayı üzerine alır.

2-Çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu bu topraklar
için Kürt ileri gelenleri tarafından bir genel vali, vali yardımcısı
ve bir müfettiş seçilebilir. ...

4-Kürt ulusal meclisi doğu vilayetlerinde kurulacak
ve 3 yıl için oluşturulacaktır.

5-Özerk yönetim Van, Bitlis, Diyarbakır vilayetleri,
Dersim sancağı, bazı nahiye ve kazaları içine alacaktır.

Toplam 9 maddelik kanun tasarısı İngilizlere göre
kabul edilmiştir!

Ancak İngiliz raporlarının gösterdiği 10 Şubat 1922
tarihinde anılan gizli oturum yoktur! TBMM Gizli Celse Zabıtları yayınlanmıştır
ve orada böyle bir gün yoktur! Olması da son derece saçma olurdu.
Çünkü anılan 9 maddenin Sevr’den bir farkı yoktur. Kaldı ki Koçgiri
isyanını bastıran bir Meclis’in bu kararları alması da mantıksızdır.
Çünkü bu kararları alacak Meclis, mantıken isyancılarla anlaşır ve
istenilen bu hakları verirdi.

İngilizler yetmedi bir de Perinçek...

******’ün Kürtlere özerklik vereceğine ilişkin ikinci
bir iddia ise İngilizlerden sonra Perinçek’ten gelmektedir. ******
16/17 Ocak 1922 tarihinde çıktığı İzmit seyahatinde gazetecilerin
sorularını yanıtlar. Vakit gazetesi başyazarı Ahmet Emin Yalman’ın
“Kürtlük Sorunu nedir? Bir iç sorun olarak değinmeniz iyi olur” sorusuna
şu yanıtı verir:

“Kürt sorunu, bizim, yani Türklerin çıkarı için kesinlikle
sözkonusu olamaz. Çünkü, bizim ulusal sınırlarımız içinde Kürt öğeleri
öylesine yerleşmişlerdir ki, pek sınırlı yerlerde yoğun olarak yaşarlar.
Bu yoğunluklarını da kaybede ede ve Türklerin içine gire gire öyle
bir sınır oluşmuştur ki, Kürtlük adına bir sınır çizmek istesek, Türkiye’yi
mahvetmek gerekir.

....

“Bu nedenle başlıbaşına bir Kürtlük düşünmekten çok
Anayasamız gereğince zaten bir çieşit özerklik oluşacaktır. O halde
hangi bölgenin halkı Kürt ise kendi kendilerini özerk olarak idare
edeceklerdir...”

Perinçek ve Apo, ******’ün bu demecini ******’ün
özerkliği savunduğunun kanıtı olarak verirler. Oysa Uğur Mumcu’nun
da belirttiği gibi Mustafa Kemal özerklikten değil bir çeşit özerklikten
bahsetmektedir. Bu ise, 1921 Anayasasına göre illerin manevi kişiliğe
ve özerkliğe sahip olmaları maddesiyle uyum içindedir.

1921 Anayasasının 21. maddesi şöyledir:

“İl yönetimi yerel işlerde manevi kişilik sahibidir
ve özerktir”

Buradan da anlaşılacağı üzere ******, Kürtlerin
kendi kendilerini yönetmesinden değil illerin kendilerini yönetmesinden
bahsetmektedir. Zaten Kürtlerin yoğunluğundan bahsetmesi de bu nedenledir.

Aslında ******’ün bu açıklamasının özerklik için
değil tam tersine Kürt sorununun kabul edilmemesi için bir dayanak
olarak gösterilmesi gerekmektedir. Gerçekten de bu açıklamasında ******,
Kürtlüğü reddetmekte, dahası Kürt sorununu kabul etmemektedir!

Dahası açıklamaların devamında Lozan’da tartışılan
Musul meselesi ele alınmakta ve şu ifade edilmektedir:

“İngilizler orada bir Kürt hükümeti kurmak istiyorlar.
Bunu yaparlarsa, bu düşünce bizim sınırlarımız içindeki Kürtlere de
yayılır. Bune engel olmak için sınır güneyden geçirmek gerekir.”

Yani ****** bizim sınırlarımı içindeki Kürtlerin
olası bir talebine karşı olduğunu çok açık bir şekilde ifade etmekte
bu nedenle de Musul’u vermemeyi savunmaktadır! Nitekim Lozan’da Türkiye,
Kürt meselesinin konuşulmasını dahi kabul etmemiştir! Çünkü Türkiye
için artık böyle bir mesele yoktur!

Şeyh Sait isyanı ve Mustafa Kemal tedbiri:
Takrir-i Sükun, İstiklal Mahkemesi

İkinci uydurmanın da çürütülmesinden sonru ******’ün
kurduğu Cumhuriyet idaresinde Kürt meselesinin nasıl ele alındığına
geçebiliriz. Burada karşımıza Musul Sorunu çıkar. İngilizler’le Musul
müzakereleri sürmektedir. Türkiye Musul’u geri almak için askeri bir
harekatın da hazırlıklarını yapmaktadır. Tam bu ortamda Şeyh Sait
isyanı patlak verir.

Kürtler yine İngilizlerin oyuncağı olmuştur. İngiliz
desteği ile ayaklanan Şeyh Sait, önemli başarılar kazanır. Başbakan
Fethi Okyar’dır. Fethi Bey, isyanı çok önemsemez ve üzerine hemen
gitmez. Daha sonra Meclis’te kendini savunacağı üzere “gereksiz kan
dökülmesine karşıdır”

Tam bu sırada Mustafa Kemal, Ankara Garı’nda İsmet
Paşa’yı beklemektedir. Hükümet değişir, İsmet Paşa kabinesi kurulur.
İsmet Paşa hükümeti iki karar alır, biri İstiklal Mahkemelerinin kurulması,
ikincisi Takrir-i Sükun kanunu. Bu, devletin isyanın üzerine sertlikle
gideceğinin işaretidir.

Takrir-i Sükun görüşmeleri, gizli Kürtçü liboşlarla,
Cumhuriyetçilerin hesaplaşmasına dönüşür. Terakiperver Cumhuriyet
Fırkası liderleri, Kazım Karabekir, Ali Fuat, Rauf Bey, Takrir-i Sükun’a
karşı çıkarlar. Onlara göre isyancılarla masum halkı ayırmak gerekmektedir.
Takrir-i Sükun özgürlükleri ortadan kaldıracak ve bir dikta idaresi
kuracaktır.

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın 15 milletvekili
bulunmaktadır. Bunlardan özellikle Dersim milletvekili Feridun Fikri’nin
isyancıları korumak için çırpındığı görülür. TCF’nin tüm muhalefetine
karşın Takrir-i Sükun Yasası ve İstiklal Mahkemeleri’nin kuruluşu
yasası kabul edilir.

Çünkü başta ****** olmak üzere, Cumpuriyetçiler,
isyancılara özgürlük tanımanın Cumpuriyet’in sonu olacağını görmektedirler.
Cumhuriyet Halk Fırkası içinde de bir bölünme olmuştur. 92 millitvekili
isyanın üzerine sertlikle gitmekten yana tavır koyarken 60 milletvekili
buna karşı çıkmaktadır. Son noktayı Mustafa Kemal koyar. 2 Mart günü
kürsüye çıkar ve kararı açıklar: “Milletin elinden tutmaya lüzum vardır.
Devrimi başlayan tamamlayacaktır.”

Nifak vardır vahdet olsun diyoruz

Böylece Mustafa Kemal’in çözümü uygulanmaya koyulur.
Mustafa Kemal muhalifleri ve ürtçüler ise özellikle İstanbul basınında
yuvalanmıştır. Milli Savunma Bakanı Recep Peker durumu şu şekilde
ifade eder:

“... Türkiye’de devlet nüfuzu adına gösterilen hoşgörünün
sonunda devlet işlemez hale gelmiştir. Çok yüksek adlar adına yapılmış
yasalar da buna yol açmıştır. Basın, özellikle İstanbul sbasını Türkiye’de
devlet gücü diye ne kadar kutsal yer ve makam varsa hepsini ite kaka
meşruluk dışı bir çekişme aracı yapmıştır. Bunlar, devlet kuruluşu
diye ne varsa hepsine birden yalan ve iftiralarla saldırıp tüm devleti
tahrip etmektedirler.

“Her sabah milletin yüzüne fışkıran mikroplu balgamlar
masum halka devlet gücünün değerli birşey olmadığını aşılyamaktadır...

“Hükümetimiz pislik yuvalarını temizlemeye yetkisi
olmadan bu ülkenin yönetimini ele alamaz. İç tehhlike içinden yanan
yangın gibidir. Eğer devlet kuruluşları, meclisler ve hükümetler,
bu yangını patlamadan önce bulup gereken yasal önlemleri almazsa yangın
büyüdükten sonra önlem almaya da zaman kalmaz.

“Herhangi bir düşünce ile ve herhangi bir amaçla,
özgürlüğü yine bizzat özgürlüğe çevrilmiş bir silah gibi kullanmak,
gerçeğe ve yurt yararına uygun değildir.”

Sonuçta isyan bastırıldı.

İsyanın elebaşılarındak 46’sı idam edildi.

Mehmet Emin Bey,

Meclis’te Cumhuriyet’in isteğini açıklıyordu:

“Memlekette nifak vardır vahdet olsun diyoruz.

İhanet vardır sadakat olsun diyoruz.

İzmihlal tehlikesi vardır beka olsun diyoruz.

Ölüm vardır hayat olsun diyoruz.”1



Kaynak: http://www.turksolu.org/92/basyazi92.htm
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet döneminde ****** ve Kürtler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KARANLIK YERLER :: EĞİTİM BÖLÜMÜ :: Tarih-
Buraya geçin: